18 Nisan 2013 Perşembe

Katar, Galatasaray'a "ne katar"?

Karikatür: Gökçen Eke

Avrupa'nın bu sezon Galatasaray'a kattığı en önemli şeyin, "marka değeri" olduğundan bahsediliyor. Okuyoruz, duyuyoruz veya gözlemliyoruz bu gelişmeyi. Peki ya, marka değerinden maksadımız nedir? Ve bu marka değeri silsilesinin, bize getirisi nelerdir? Galatasaray'ın değeri, ne katardır?

Galatasaray adına gelecek sezon yeni forma sponsorunun Katar'dan olacağına veya bu sponsorun Arap havayolu şirketi olan Fly Emirates olacağına dair yakın zamanda birçok söylenti ortaya atıldı. Arap iş adamlarının gözünde Galatasaray'ı bu kadar değerli kılan şeyin de, bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde sağladığı "marka değeri" unsuru olduğu öne sürüldü. Olaya realist bir şekilde bakarsak, bu kadar para dönen bir oyunda, para harcamayı bu kadar seven sponsor, başım gözüm üstüne gibi gözüküyor. Bu sponsorluk anlaşmalarının Avrupa'da da örnekleri var. Manchester City, Malaga, PSG gibi kulüpler, bu şekilde tarihlerinin en verimli dönemlerini geçiriyorlar. Buraya kadar da bir problem yok. Fakat, tarihten ders almak gerekir bence bu gibi durumlarda. Hani derler ya hep "Osmanlı Devleti'ni yanlış batılılaşma" yıktı diye... Doğrudur, sebeplerden birisi budur. Fakat, "yanlış" kelimesinin altını çizmek lazım orada. Sıkıntılı olan husus batılılaşmak değil, batılılaşmanın yanlış olmasıdır. Galatasaray'ınki de aynı o misal olabilir...

Avrupa'daki kulüplerin aksine, doğrusunu söylemek gerekirse biz kulüplerimize çok daha romantik bakıyoruz. Bu şekilde bakmaya da alışmışız. Üstelik, önümüzde Borussia Dortmund gibi, Bayern Münih gibi kendi yağında kavrulup, Avrupa'nın zirvesine çıkmış kulüpler de var. Şimdi, bu kulüplerin göğsünde "Qatar Airways" yazmıyor diye, bunlar marka değersiz mi? Bana, "Ya şu Borussia Dortmund da, çok sıradan be abi!" diyebilecek bi' babayiğit var mıdır? Elbette hayır.

Galatasaray'ın bu sezon Avrupa'da gerçekten "marka değeri" konusunda harika bir sezon geçirdiğini söyleyebiliriz. Real Madrid galibiyeti, çeyrek final ve Sneijder & Drogba transferleri, 2 sezon önce ligi 8. bitiren bir kulüp için gerçekten inanılmaz seviyeler. Fakat, Galatasaray buraya gelirken, dışarıdan büyük bir para yatırımı almadı. Ünal Aysal, bir kulüp başkanı kadar destek oldu takıma. Ve Galatasaray artık gerçekten bir yol ayrımında ve eğer söylentiler doğruysa, bazı soruları da cevaplaması gerekiyor kulübün: Katar, Galatasaray'a ne katar? Çok para gerçekten çok para mıdır? Biz de artık, herkes gibi miyiz?...

Paranın çoğu iyidir, beylik laflar etmeye gerek yok. Fakat iyi olan her şey gerekli midir, tartışılır. Hep o konuştuğumuz "takım içi dengeler", paranın çoğuyla tuzla buz olabilir. Bunun yanında, bankamatikleşen bir kulübü sevmek caiz midir? Bir Galatasaraylı, çok parayı mı ister, yoksa kendi yağında kavrulmak iyi midir? Hep o "tü, kaka!" dediğimiz para babası kulüplerden birine dönmek, "Oooo Kaka gelmiş be" diyerek, tuzlu transferleri izlemek, gerçekten istenilen midir? Doğru, batılı olmak lazım. Avrupa'yı takip etmek lazım. Ama, asla Avrupa olmamak lazım.

"Futbol borsada değil, arsada güzeldir!" - Metin Kurt

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder