30 Ağustos 2012 Perşembe

"Tek Eksik O Kupa, Şimdi Kork Avrupa!"


Galatasaray kurucusu Ali Sami Yen'in kendisi gibi ölümsüz olan o meşhur sözüdür: "Amacımız;İngilizler gibi toplu halde futbol oynamak ve Türk olmayan takımları yenmektir." sözü. Bu hedeflerle yola çıkan bir kulüp için çok bile uzak kaldı ait olduğu yerden Galatasaray. Belki de tarihinin en büyük geri dönüşüyle tekrar ait olduğu yere döndü, dibe indiği sezonun ardından zirveye tırmandı, şimdi sırada yeni bir hedef var dönüşü tamamlamak adına: Şampiyonlar Ligi.

Tarihinin en anlamlı şampiyonluklarından birini yaşadı geçen sezon Galatasaray. Bu kadar çabuk toparlanacaklarına kimsenin ihtimal vermediği bir sezonu şampiyonlukla taçlandırdılar. Ünal Aysal'ın başkan olmasının ardından o meşhur "2000 ruhu"nun mimarı kulübedeydi, "imparator" kazandırmak için gelmişti. Yapılanmanın başlangıcı da kadroda artık hastalık haline gelen bazı futbolculardan kurtulmak oldu, daha sonra en uygun mevkilere yine en uygun takviyeler geldi, başarı artık kaçınılmazdı. Nitekim, Galatasaray hak ettiğini aldı ve zorlu bir sezonun ardından play-off'un da üstesinden gelerek şampiyon oldu.

Barcelona, Madrid gibi takımlar bile takviyeye mecburken Şampiyonlar Ligi'nde mücadele edecek olan Galatasaray'ın transfer dönemini boş geçmesi saçmalık olacaktı ki, gereken takviyelerin yapılması da gecikmedi. Forvetteki kan eksikliğini Umut'la kapatırken, "bitmeyen aşk" Amrabat da bin bir taklanın ardından kadroya katıldı. Ligin en dikkat çeken stoperlerinden Dany, milli futbolcu Hamit ve son olarak Melo da bir kez daha kiralık olarak kadroya katıldı. Hep o dillerden düşmeyen "3 kulvarda mücadele edecek" takım için Galatasaray bütçesi doğrultusunda akıllı hamleleri de yaptı.

Eğer Şampiyonlar Ligi'ndeyseniz, onun kurallarına göre oynamanız gerekir, haddinizi bilmeniz gerekir. Son şampiyon Chelsea gibi, gücünüzün farkında olmak daima başarıda kilit rol oynamıştır. Galatasaray için de aynı şey geçerli. Hücumda yeterli derinlik sağlanabilecek gözüküyor fakat, savunma aynı güveni vermiyor. Özellikle sol-bek ve sağ-bek mevkilerinde yeterli alternatifin olmayışı, (transfer döneminin böyle kapandığını düşünürsek) alt yapıdan takıma kazandırılacak gençlerin mutlaka Süper Lig rotasyonunda olması gerektiğini açıkça gösteriyor. Zaman zaman 10 kişiyle savunma yapmanız gerekebilecek bir arenadan bahsediyoruz, Umut, Elmander, Hamit, Selçuk gibi oyuncuların savunmaya olan destekleri aşikar ve Galatasaray bunu grup aşamasında özellikle Manchester United karşısında alehine kullanmayı deneyecektir.

Fatih Terim gibi bu seviyede defalarca oynamış ve kazandırmış bir imparatorun önderliğinde Galatasaray en zorlu maçların da üstesinden gelebilecek bir yapıya sahip. Manchester United'ın gruba ağırlığını koyacağını düşünürsek Braga ve Cluj gibi rakipler Galatasaray için pek de zorluk çıkartmayacak cinsten, üstelik Şampiyonlar Ligi havuzundan gelecek olan gelir, olası çilek transferi, yani Kaka için kullanılacak gibi gözüküyor. Böyle bir seviyede mücadele ederken en sıradan kadro oyuncusuna bile ihtiyaç duyulurken Kaka'nın kötünün de kötüsü bir ihtimalle kulübede dahi bulunması rakip takımın olası bir savunma planını daha da ciddi düşünmesine sebep olacak, mental açıdan üstünlük sağlayacaktır. Bu da, psikolojik savaşta maça 1-0 önde başlamanıza neden olacaktır.

Türk futbol tarihinde hep alışılmış şeydir "geri dönüşler".  14 yıllık şampiyonluk baskısının altından büyük bir baskıyla kalkmayı başarabilmişti Galatasaray. Bu kez özlem şampiyonluğa değil, şampiyonlarla oynamaya. Büyük umutlar baslemesi de en doğal hakkı taraftarın. Bu baskının üstesinden gelebilecek bir kadroya ve bir "imparator" a sahipler üstelik. Artıların yanına bir de olası Kaka transferini ekleyin, tadından yenmez gibi geliyor insana ama aynı zamanda olmasa da olur niteliğe sahip. Ne olursa olsun Galatasaray hak ettiği yere, kendisini daha da içine çekebilecek olan bataklığa çalım atarak geldi ve tribünler artık tek ses: "Tek eksik o kupa, şimdi kork Avrupa!" 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder