6 Ağustos 2012 Pazartesi
Futbolda Endüstriyel Açılım
Futbola, " futbola yabancı " sermayenin girişi olarak Rus milyarder Abramovich'in Chelsea'yi satın almasını başlangıç olarak alabiliriz. Zira, o zamana kadar Chelsea sadece zaman zaman parlamış, İngiltere'de sanki Kayserispor muamelesi gören bir takımken, alınan yıldız oyuncuların üzerine o zamanın gelecek vaadeden menajeri Jose Mourinho'nun da gelişiyle Chelsea adeta İngiltere'nin en büyük 3 takımı arasına bir bakış attı. Daha sonra ardı ardına gelen 2 EPL zaferiyle adeta Arap milyarderlerin gözünü futbola dikmesini sağlayan bir oluşumun yaratıcısı oldu Abramovich. Gelen başarısız sezonun ardından Mourinho ile yolların ayrılması bu oluşumun sonunun geldiğini düşündürürken, futbola aktarılan paralar ve büyük yatırımlar yapılarak alınan oyuncuların sonunun gelmemesi, futbolda endüstriyel açılımın süregelmesine sebep oldu, ne yazık ki bu açılım aynı zamanda futbol ruhunu dibe sürükleyecekti.
Abramovich her ne kadar yanlış bir yolda da olsa, yaptığı akıllıca yatırımlar ve yıllardır yönettiği şirketlerin ona kazandırdığı tecrübe sayesinde Chelsea'nin başında gelecek yıl 10. yılını kutlayacak. Fakat Arap başkanlar, bu kadar başarılı olamadı. Manchester City Arap sermayesi tarafından satın alındığında, aynı soru işaretleri oluşmuştu. Fakat Şeyh Mansour'un ideallerinin peşinden koşması, tam 44 yıl sonra onları Premier Lig şampiyonu yapacaktı. FIFA'nın katı ekonomik kurallarına rağmen, engellenemeyen para akışı ve kulüplerin gelirlerinin büyük bir kısmını başkanlarının cebinden sağlamasıyla birlikte FIFA'nın kuralları ne kadar katı olursa olsun, bir şekilde bu kuralların da üstesinden gelinebildi. Fakat tüm bunların dışında, büyük umutlarla yine Arap sermayesi tarafından satın alınan ve şu sıralar uçuruma sürüklenmeye yüz tutmuş bir Malaga örneği de var. Bunu şöyle düşünün: Football Manager oynarken bile, editörden arttırdığınız kulüp bütçesi ne kadar fazla olursa olsun, 1-2 sezon sonra sizi mutlaka sıkıntıya sokuyor, bunun gerçek hayatta gerçekleşmemesi de kaçınılmaz.
Sermayenin son ve en büyük üyesi de Fransa'nın köklü kulübü PSG. İlk sezonlarında başarıyı sağlayamasalar da, futbol anlamında her şeye rağmen zevkli bir oyun izlettirdikleri aşikar. Kelimenin tam anlamıyla astronomik bedeller ödenerek transfer edilen Ibrahimovic, onların Fransa hükümetiyle bile karşı karşıya gelmesine sebep oldu fakat şu an için bunun onları rahatsız ettiği de söylenemez. Genç futbolcuların ne yazık ki hepsi, endüstriyel akımın bir kurbanı oluyor. Önce Pastore, Balotelli, Kakuta ve Lukaku bunun bir parçası olurken bu ekibin son üyesi de Lucas Moura olacak gibi gözüküyor. Zira Inter ve Manchester United onun için 30 milyon Euro'yu gözden çıkarırken, o tercihini PSG'den yana kullanacak gibi gözüküyor. Bunun sonunun nereye varacağını şimdiden kestirmek çok güç. Fakat yorum yapmak gerekirse, günümüzde futbolu bize sevdiren bir kaç şey; futbol ruhu, güzel oyun ve yıldızların artık paha biçilebilen şeyler olduğunu görmek üzücü, fakat bir Arap milyarder değilseniz bu gidişatın ne önüne geçebilirsiniz ne de içine dahil olabilirsiniz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder