Açıkçası İnönü'deki derbiye dair sizin olduğu kadar benim de pozitif düşüncelerim vardı, en azından gollü bir maç bekliyordum.
Oyun içerisinde 2 takım da elden gelebilecek en iyi oyunu sergiledi ve tribünlerdeki saçma deplasman kuralından sonra en azından Beşiktaş taraftarına güzel bir oyun izletmek için oynadı. Bunu sahaya en iyi yansıtan taraf ise şüphesiz Beşiktaş'tı. Etkili kanat organizasyonları ve kaptan Quaresma'nın bireysel becerisiyle Beşiktaş organize ve kararlı bir şekilde Galatasaray kalesini ablukaya aldı ve bir çok gol pozisyonu da yakaladı. Fakat pozisyonların bonkörce harcanması ve Muslera - " Genç " Semih ikilisinin olağanüstü oyunu Beşiktaş'ın skoru lehine çevirmesine izin vermedi.
2. yarı başladığında oyuncu değişiklikleri dışında takımlar dizilişlerini korudu ve maç yüksek tempoda devam etti. Ne var ki, Beşiktaş'ın artık yorgun düşmesi ve Galatasaray'ın da Kazım sayesinde adeta başlamadan biten atakları maçın başladığı gibi bitmesine sebep oldu, fakat değinmek istediğim bu değil..
Beşiktaş taraftar grubu Çarşı, müthiş bir vefa ve destek örneği göstererek 90 dakika boyunca susmadan maçı çok daha güzel hale getirdiler, alışılageldiği gibi duyarlı tutumunu bu sefer Van için gösteren Çarşı, adeta " nasıl futbol seyircisi olunur ? " dersini tüm taraftar gruplarına gösterdi. Fakat gülü seven dikenine katlanır misali sahaya atılan çakmaklar, su şişeleri ve edilen küfürler çoğu şeyin gölgede kalmasına neden oldu. Bu yapılanların Çarşı'ya mal edilmesi yanlış tabiki fakat, olmasını da istemediğimiz şeyler. Tıpkı Eboue'nin adeta bir Tiyatro oyuncusu gibi rol yapması ve Melo'nun ilkokul maçlarında görülen hareketlerle rakip taraftarı kışkırtması gibi...
Sonuç olarak, futbol güzel, tribünler şahaneydi. Ne yazık ki, Türkiye'deki futbol zihniyeti ve duygularına yenik düşüp şımaran oyuncularla " olduğu kadar " ...
2. yarı başladığında oyuncu değişiklikleri dışında takımlar dizilişlerini korudu ve maç yüksek tempoda devam etti. Ne var ki, Beşiktaş'ın artık yorgun düşmesi ve Galatasaray'ın da Kazım sayesinde adeta başlamadan biten atakları maçın başladığı gibi bitmesine sebep oldu, fakat değinmek istediğim bu değil..
Beşiktaş taraftar grubu Çarşı, müthiş bir vefa ve destek örneği göstererek 90 dakika boyunca susmadan maçı çok daha güzel hale getirdiler, alışılageldiği gibi duyarlı tutumunu bu sefer Van için gösteren Çarşı, adeta " nasıl futbol seyircisi olunur ? " dersini tüm taraftar gruplarına gösterdi. Fakat gülü seven dikenine katlanır misali sahaya atılan çakmaklar, su şişeleri ve edilen küfürler çoğu şeyin gölgede kalmasına neden oldu. Bu yapılanların Çarşı'ya mal edilmesi yanlış tabiki fakat, olmasını da istemediğimiz şeyler. Tıpkı Eboue'nin adeta bir Tiyatro oyuncusu gibi rol yapması ve Melo'nun ilkokul maçlarında görülen hareketlerle rakip taraftarı kışkırtması gibi...
Sonuç olarak, futbol güzel, tribünler şahaneydi. Ne yazık ki, Türkiye'deki futbol zihniyeti ve duygularına yenik düşüp şımaran oyuncularla " olduğu kadar " ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder